15 Ocak 2012 Pazar

Hunlar dönemine dair...


Çince söylenişiyle Huing nu olarak M.Ö. 318 de Çinliler le yapılan savaş vesilesiyle literatüre geçen atalarımızın öncesine dair bir ize rastalayamıyoruz maalesef. Sanıyoruz ki atalarımız yazıp çizme konusunda bir miktar pasif kalmışlar ve kayıtlar taraflı hazırlanan Çinli kaynaklardakilerle sınırlı kalmış.
Bugünkü Moğolistan taraflarında yaşayan Hunlu dedelerimiz Teoman zamanında devletleşmiş ve Çinlilerle mücadeleleriyle isim yapmışlardır. Burada bi parantez açıp Çin Seddi’nden bahsetmek faydalı olacaktır. Nedir bu Çin Seddi’nin yapılma derdi?
Bu dönemde Çin’de siyasi bir birlik olmayıp beylikler halinde bölünmüşlük vardır. İşte bu beylerden biri, Qin Shi Huang Çin’de diger beylikleri yenilgiye uğratıp siyasi birliği sağlamış ve tek başına Çin tahtına oturmuştur. Ancak önünde 6 tane daha beylik ve büyük Hun tehlikesi vardır. Huang hem beylerden ve hem de Hunlardan korunmak amacıyla Çin Seddi’nin inşasına başlar. Bunun yanında esir asker ve beylere de ceza olarak seddin yapımında çalışma görevi yüklenir. Bir milyondan fazla kişinin çalıştığı seddin yapımı aralıklarla 2000 yıl sürer. Evet evet yanlış duymadınız 2000 yıl. Yeterli oldu mu derseniz Teoman’ın oğlu Mete döneminde bu set de aşılır. Uzunluğu 6700 km olan Seddin yapımında bir milyondan fazla işçi çalışmıştır. Seddin her yeri yaklaşık 7-10 metre yüksekliğinde iki geniş duvarla örülmüş durumdadır. İki duvar arasında gerektiğinde at arabası da geçebilmesi için 6-7 metre genişlik vardır. Sedler boyunca 200 metrede bir gözetleme kulesi ve 9 kilometrede bir de fener kulesi  bulunmaktadır. Duvarlar boyunca siperlik ve okçu delikleri mevcuttur. 
 Bu savaşlar sonunda Çinlilerle yapılan barış antlaşmaları sadece iki devletin savaşa son vermesi olarak kalmayıp dünürlük ilişkileri de kurulmuş. Türk hakanlarla Çinli prenseslerin evlenmesi sağlanıp hem atalarımızın istihbari bilgileri Çinli kaynaklara hortumlanmış hem de o çiftten doğan çocuk Çinli gibi yetiştirilmiştir. Bu şekilde yapılan evliliklerden biri de Çinli Yenşi ile Teoman arasında gerçekleşmiştir. Teoman’ın ilk oğlu olan Mete'nin tahta geçmesi gerekirken Çinli hatun kişi Yenşi türlü hilelerle kendi oğlunu tahta geçirmeye çalışmış bu da Teoman ile Mete’nin arasının açılması sonucunu doğurmuştur. Her şey ne kadar tanıdık değil mi? Demek ki bazı şeyler hiç değişmiyor dostlar :) Bu aşamada Teoman’da da pek babacan bi tavır izleyemiyoruz maalesef. Mete ile arasındaki iplerin gerilmesiyle birlikte Onu önce Yüeçilere esir olarak gönderir sonra da Yüeçilere savaş açarak öz oğlunun öldürülmesini sağlamaya çalışır Teoman. Lakin Mete becerikli çıkar ve kaçıp kurtulmayı başarır. Bunun üzerine Teoman oğluna kendini affettirmek için 10 bin kişilik bir ordu hediye eder. Ama bunu yaparak sonunu hazırladığını tahmin edemez. Islıklı ok ya da çavuş oku olarak tabir edilen bir oku kullanarak ordusunu ok kullanmada ustalaştırmış olan Mete gerçekten ilk düzenli ordunun izlerine de başlangıç yapmıştır atalarımız adına. Disiplin konusunda o denli hassas bir politika izlemiştir ki, askerlerinden önce hedef seçtiği bir objeye okunu yöneltince herkesin o hedefi vurmasını emretmiş hatta ilk olarak kendi atına hedef almış atını vurmayan askerleri de bizzat kendi okuyla vurmuştur. Bu şekilde emir komuta konusundaki sağlam politikasını da inşa eden Mete uzun bir döneme adını yazdırmak için de ilk adımı bu çalışmalarıyla başlatmıştır. O’na burada hayranız evet…
Ve ikinci postta Mete dönemi hakkında bilgilerle birlikte olacağız…
Görüşmek üzere dostlar…

4 Ocak 2012 Çarşamba

Hadi başlıyoruz !


Merhaba dostlar,

Bahçemize hoş geldiniz her şeyden önce. Keyifli bir gezinti olmasını dileriz.
 Burası atalarımıza kadar uzanan bir diyarın kapısı ve kapıda durmuş sizi de içeri davet ediyoruz . Bu bahçede  atalarımızın kökenlerine uzanan bir  tarih yolculuğuna çıkarken  aynı zamanda bilinmeyen ve bizlere anlatılmayan dipnotları da sizlerle paylaşıp bir miktar şaşkınlık açığa çıkartacağız.Bu işe keyifli tarih sohbetleriyle yola çıktık sizlerin de öğrendiğiniz yeni şeylerle keyif alıp kültürümüze dair bilgi hazinenizi genişletmekten mutluluk duyacağınızı umuyoruz.

Ben Bilge ,

İşletme Mezunu ve bir yazma sevdalısıyım. Bugünlerde de, içimde köklerimin derdine düşmüş bir heyecanperest, daha çok şey öğrenmek ve paylaşmak için yakama yapışmış durumda. Bu bloğa metinlerin edebileştirilmesi ve sizlere en samimi bir dille yansıtılması konusunda emek vermeye çalışacağım.Blogtaki bilgiler tamamen değerli arkadaşım Rafet ‘e ait.Ve şimdi söz O’nda …

Ben Rafet,

Tarih yoluna baş koymuş, ailesinin itirazlarına rağmen tarih sevgisi ağır basmış, okulunu bu yıl bitirmiş taze bir öğretmenim. Denizsözlük’te çömez bir yazar olarak yazmaya başladıktan kısa bir süre sonra ‘tazekahve’ isminde çok ama çok değerli bir yazarla tanıştım. Kısa bir süre sonra bu tanışıklık dostluğa dönüştü. Sohbetlerimizde konu ilgi alanım olduğu için sık sık tarihe kaydı ve sonuçta da değerli arkadaşım Bilge’nin kafasında önünüzde duran çalışmanın planı oluştu. Her şeyden önce insan olarak hatalarımız olabilir. Siz okurlara düşen de hatalarımızı bize göstermek olacaktır. Anlayışınız için şimdiden çok teşekkür ederim. Bir de haddim olmayarak şunu iddia edebilirim ki Bilge’nin üst bilgide verdiği gibi çalışmalarda benim aktif yönümden ziyade onun emeği ön plandadır. Umarım herkese faydalı olur.

Saygılarımızla sevgili dostlar…